Kübizm
ilk bakışta zihinlerde Puzzle etkisi uyandıran bu akım 20. yy başlarında Picasso önderliğinde ortaya çıkmıştır ve sanat tarihinde yerini ses getiren akımlar arasına yazdırmıştır.
Tuvallerde geometrik parçalara bölünmüş gitarlar, yarısı farklı yarısı farklı yorumlanmış tabak çizimleri hatta ve hatta fazlasıyla soyutlanmış insan silüetleri görmek mümkün bu akımda.
1. dünya savaşının buhran dolu günlerinden ve kuralcı devler yapısından sıkılanlar tarafından benimsenen bu sanat akımı kuralsızlığı ilke edinmiştir ve sanat tarihinde süregelmiş tüm kuralları hiçe saymıştır.
Gördüğümü değil düşündüğümü çizerim diyen bu akım ilerleyen dönemlerde bir çok sanatçı tarafından benimsenecek ve dünyanın dört bir tarafına adını duyuracak. Hatta öyle ki bu bir çok alt dalından birisi olan Dadaizm bu gün ki grafiti sokak sanatının da temelleri olacaktır.
Peki Neden?
Afrika kabilelerindeki maskeleri örnek alarak başlayan bu akımın ana doğuş nedeni bir nesneyi güzel çizmekten ziyade tuvale çizilen nesneyi yeniden yorumlamaktır. Yani Rönesans’dan gelen renkleri ve gölgelendirme tekniklerini kabul etmeyip yeniden bir soyutlama işlemine girilmiştir bu akımda .
Rönesans eserlerinde gördüğümüz gerçekçilik gayesini kesinlikle reddeden bu akımın etkilerini benimsendiği dönemden itibaren mimari çalışmalarda da görmek mümkün.
kübizm akımının mimarideki karşılığı diye adlandırabileceğimiz
Dekonstrüktivizm iç içe geçmiş demirlerden oluşan yapılar, sanki katlanıyormuşcasına inşa edilen evler, oval ve sıkıcı duvarların arasındaki parazit çok köşeli bir oda bazen de yıkılmaması için birbirine yaslanmış taşlar şeklindeki dağ evleri olarak karşımıza çıkmakta. inşa edilen yapılar ilk bakışta sanki parçalanmış ve parçaları tekrar birleştirilmiş gibi görünür.
|